Pazartesi, Mayıs 19, 2008

Fırınların saati

"Olayları sözcüklerle anlatmak o sözcüklerin duyulacağı ve anlattıkları olayların yargılanacağı umudunu da birlikte getirir. Tanrı tarafından ya da tarih tarafından yargılanacağı umudunu. (...)
İşte bu yüzden, günümüzde zenginlerin haksız yere elde ettiklerini korumak için yaptıkları korkunç canavarlıklara karşı dünyada en kesin biçimde karşı duran güç şiirdir. İşte bu yüzden, fırınların saati aynı zamanda şiirin de saatidir."
-John Berger, Şiirin Saati

1, 2, 3... 96

BİR AY ALDIM DİYARBAKIRDAN
TOKATTA BİRİ ÖLDÜ O ZAMAN

Tokatlı diyorlar ya da bir atın başlangıcı
Eğilmiş, sakin, içkiler alıyor kalabalıktan
Şimdi o mor gözleri mor bir kadınla ilgili
Birazı namuslu iyi, birazı açıkca perişan
Ya da bir kadın bir kadını öper gibi
Hiçbir şey anlamıyor yaşamaktan.

Hiçbir şey anlamıyor, diyelim anlamıyor
Ama bir yalnızlığı tamamlıyor durmadan
Askerler geziniyor, her yerde bu göz kahveleri
Ben bu gözlere Tokat'ta rastladımdı bir zaman
Hopalı bir vardı, hamalın biri
Daha hiç çıkmayacak karısının koynundan.

Bir kadeh olmalı ya da bir rakının baslangıcı
Ansızın bir göl Anadoludan
Bir yanda bir balıkçıl ne zaman istese olur
Kocaman iz bırakır çılgınlığından
Sonra o adamlar ki çelimsiz, esmer, bıyıklı
Ve bütün gün sevişirler acılarıylan.

Tokatlı diyorlar ya da bir ekmeğin baslangıcı
Ezilmis, sakin, onca bir yoksullugu ödüyor durmadan
Bu kimin evreni, bu saçına bir el atma saatlerinde
Bu kim ki oluyor, Tokatta oluyor her zaman
Ya da bir erkek bir erkeği öper gibi
Hiçbir şey anlamamıs yaşamaktan.

--Edip Cansever


Etiketler: