Perşembe, Şubat 14, 2008

Ter-sine

Kaynak dumanı menolden dışarı kaçarken, yazın sıcak sabahında sen girersin menolden içeri. Yüzüne vuran sabah güneşi yoktur artık ama sacı kavuran Güneş’in ısısı yakar tenini. Su içmek için güverteye çıkmak gerekir. Ustadan zor bela alırsın izni. Yosunlaşmış bidonlardan, herkesin kullandığı bardaklardan içersin kan tadında suyu. İkinci bardak, üçüncü bardak... kesmez su seni; çok su kaybetmişsindir. Gün boyu aynı iş devam eder, artık ustadan kaçarak gidersin, izin isteyemezsin çünkü. İçtiğin su belki sekiz, belki on litre olmuştur ama nedense hiç tuvalete gitmediğini fark edersin. Ve fark edersin ki, gömleğin, kazağın sırılsıklam olmuştur terden. Suratından, ensenden akan ter sinene dolmuştur. Göğsün içten patlamalı motor gibi ısınmıştır ama kolların artık sabahki kadar güçlü değildir.

Tersanenin; belki de senin hiç bakmadığın, hiç görmediğin bir katında patron klimalı odasında kasasındaki banka cüzdanlarını sayıyordur. Senin hiç serinliğini duymadığın bir sessizlikte “Bugün de yüzlerce işçi çalıştırdım.” diye kasılıyordur. Senin hiç tatmadığın yemekleri yabancı müşterilerine sunarken “Bizim işçiler çok çalışırlar.” demektedir. Ne suratında bir parça utanç ne sinesinde terin zerresi...


Terle sine ikiz kardeş gibidir ve sille sinenin abisi olur! Teri sinesine akanın sillesi de güçlü olur. Ve sen, sillesi dünyayı durduracak kadar güçlü olan unutma, biz teri sinesine akanlar bir gün mutlaka ama mutlaka terimizin üstünde saltanat sürenlere öyle bir sille atacağız ki, onlar tarihin çöplüğüne giderken, terli gömlekte “herkesten yeteneği kadar” sinesinde ise “herkese emeğine göre” yazacak ve tersine o gün düzüne gidecektir.kaynak: >>>

ayrıca: Tuzla terle, kanla büyüyor

yok eğer, sevgililer günü'nde böyle keyif kaçırtan haberleri kaldıramam diyorsanız, buradan buyurun: Siyam kedisiyle sokak kedisinin aşkı


Etiketler: ,