Salı, Ekim 17, 2006

Zaman: Görünmez bir mezarlık

“Oh yes, the world will always welcome lovers
As time goes by”

Akıp geçiyor, evet. Su gibi diyeceğim, ama daha çok pis bir su... Ya da görünmez bir mezarlığa dönüşüyor, şairin dediği gibi. (Şaka maka, şair de bir yıl olmuş buralardan göçeli.)

Şu geçen zaman boyunca, buraya yazılmaya niyetlenip de yazılamayanlar, ayrı bir yazı oluşturacak kadar kabarık ya; belki o yazıyı da yazmalı, ‘günü gelince’... Bazı günler öyledir, gelmek bilmez bir türlü. Öte yanda başka günler, haftalar, aylar birbirini kovalar,
şekilde görüldüğü gibi. Blog/günlük tutmak da biraz böyle bir şey midir? İçinden zaman akıtan minik bir dere yatağı?.. (peh, peh!)

Bu zaman zarfında, mezarlık daha bir kalabalıklaştı. Koskoca Gillo Pontecorvo da kervana
katıldı, toprağı bol olsun. Edward Said’e göre politik sinemanın en önemli iki örneğine imza atmış olan usta, 12 Ekim’de 86 yaşında dünyamızdan göçtü. Onu hatırlayacak bir TV kanalı çıkar mı dersiniz? En azından Cezayir Savaşı’nı bulup gösterecek bir babayiğit?.. Çıksa bile, filmin ya da yönetmenin hatırına değil, şu Fransa’ya haddini bildirmek için gösterirler, olsa olsa. (Filmin, vaktinde Fransa’da bir süre yasaklı olduğunu da hatırladık bu vesileyle.)

Bir kaç hafta önce de, yıllar yılı Bergman filmlerinin ‘ebeliğini’ üstlenen Sven Nykvist, 83 yaşında
veda etmişti. Sinemanın gelmiş geçmiş en iyi görüntü yönetmenlerinden biriydi ve şu sözün sahibiydi: “Sadeliğe ulaşmak için 30 yıl uğraştım.”

O sadeliği yok etmek için ne servetler harcanıyor oysa. Off, off... Güz havası mıdır nedir, bugün içimiz kararmış bir kere.


Neyse ki, elde Ken Loach var. Hem de aynı anda iki filmiyle birden; birinde aşkın, diğerinde savaşın gündüz ve gecelerini anlattığı... Her daim hayata bakan, hayat kadar karamsar, bir o kadar iyimser bir göz.

Ae Fond Kiss'e adını veren Robert Burns şiirinden:


Ae fond kiss, and then we sever;
Ae fareweel, alas, for ever!
Deep in heart-wrung tears I pledge thee,
Warring sighs and groans I'll wage thee.

2 yorum:

Blogger torkunc diyo ki...

nihayet... seni okumak büyük zevk.

18 Ekim, 2006 21:59  
Blogger gadjo diyo ki...

aman efendim, utandırıyorsunuz beni... sağolun, varolun!

20 Ekim, 2006 02:12  

Yorum Gönder

<< Home