sinema vs.

Pazar, Kasım 16, 2008

Hay ağzına...

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül soruyor: “Bugün eğer Ege’de Rumlar devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?”
Soru basit, hadi cevap ver. >>>

Etiketler: ,

Cumartesi, Kasım 08, 2008

Alaycı kapitalizm!

Bu yıl Türkiye Deri-İş Sendikası bünyesinde örgütlenmeye çalışan Desa işçileri, Nisan ayından başlayarak bir bir işten çırarılmaya başlandı. Düzce fabrikasından atılan 41 kişi ile Sefaköy’den Emine Arslan’ın başlattığı direniş 193 gündür devam ediyor.
Desa Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu nicedir Desa ürünlerini
boykot çağrısı yapıyor. 8 yıldır çalıştığı Sefaköy fabrikasından çıkarılan Emine Arslan’ı hak arayışından vazgeçirmek için işveren önce tehdit etti, sonra ona rüşvet önerdi; ama kararından döndüremedi. Son dönemde eylem, uluslararası düzeyde de ses getirmeye başladı.
Direniş eylemi hakkında bilgiler
burada
Sırf sendikaya üye oldukları için işinden olan işçiler ekmek kavgası verirken, Desa’nın eşzamanlı olarak kullandığı
ilanlara bakar mısınız? Kapitalist sermaye, işi iyice kepazeliğe vurmuş, emek dayanışması ile dalgasını geçiyor adeta…

Desa işçileriyle dayanışma için bugün de (8 Kasım) saat 13:00’te Taksim Tramvay durağında eylem var. Kendi adıma, patronların bu pervasızlığını gördükten sonra, iki elim kanda olsa katılmaya, mümkün olduğu kadar arkadaşımı da çağırmaya karar verdim.

Etiketler: , , ,

Perşembe, Kasım 06, 2008

125 x 50 = ?

“Amatör oyuncularla farklı bir çalışma yöntemim var. Alışılagelmiş biçimde, çekime başlamadan "motor" ya da "kamera" diye bağırmam. Kamerayı mekanda hırsız gibi dolaştırırım. [...] Örneğin oyuncunun düşünceli durması mı gerekiyor. Ona "hadi düşün" demem. Eğer öyle dersem, Al Pacino ya da Yılmaz Erdoğan gibi düşünceli düşünceli bakarlar. Bunun yerine bir matematik problemi sorarım: "125 çarpı 50 kaç?" diye. O bu soruyu yanıtlama çalışırken de çekerim...”
--Bahman Ghobadi, Taraf, 4 Kasım 2008 (röportaj: Ahmet Gürata)

Etiketler:

Pazar, Kasım 02, 2008

Sentipensante

“Rien n’est beau que le vrai, le vrai seul est aimable.”
-N.Boileau

“İnsan neden yazı yazar, benliğinin bölük pörçük parçalarını bitiştirmek için değilse? Okula ya da kiliseye girdiğimiz andan başlayarak, eğitim, bizi kesip biçer, parçalara böler; ruhu bedenden, gönlü beyinden ayırmayı öğretir bize. Ama Colombia kıyılarının balıkçıları etik ve ahlak konularında doktora yapmış olsalar gerek ki doğruyu söyleyen dili betimlemek için sentipensante, yani hissederek düşünme, deyimini yaratmışlardır.”
-- E. Galeano, Kucaklaşmanın Kitabı

Etiketler: ,

Cumartesi, Kasım 01, 2008

Etiketler: