sinema vs.
Cuma, Haziran 19, 2009
Pazartesi, Mart 02, 2009
"We can offer what we are"
Going to Gaza is our opportunity (my partner Garrett Larson’s and mine) to express solidarity with the people there. To demonstrate the concern we feel each day for the suffering endured. To remind the people of Gaza and ourselves that we belong to the same world: the world where grief is not only acknowledged, but shared; where we see injustice and call it by its name; where we see suffering and know the one who stands and sees is also harmed, but not nearly so much as the one who stands and sees and says and does nothing. We can bring our witness, one of life’s strongest gifts, as others have come to our side, witnessing our struggle, when life appeared impossible to bear. When all is lost, or nearly lost, tenderness remains, or could. We can offer what we are.”
--Alice WALKER
February 19, 2009
>>
Cumartesi, Şubat 21, 2009
Israil'e bir Oscar?
“Anlatımı ve animasyonları için bir Oscar’ı hakkediyor, ama verdiği mesaj için bir utanç rotezini de. Altın Küre’yi kazandığında, Folman’ın ödülü aldığı sırada tüm şiddetiyle devam eden Gazze’deki savaşın adını bile anmaması bir tesadüf değil. Gazze’den gelen görüntüler, Folman’ın filmindeki görüntülere fevkalade benziyordu. Ama o sessizdi. Dolayısıyla Folman’a övgüler düzmeden önce, ki bu kuşkusuz hepimiz için bir övünç kaynağı olacak, bunun savaş karşıtı bir film olmadığını, hatta militarist ve işgalci bir ülke olarak İsrail’e karşı eleştirel bile olmadığını unutmamamız gerek. Kendi sırtımızı okşamamızı sağlayan, hem kendimize hem de dünyaya ne kadar sevimli olduğumuzu anlatan sahte ve aldatıcı bir girişim.”
http://www.haaretz.com/hasen/spages/1065552.html
Salı, Şubat 17, 2009
Guggl türkçesi
Cada lucha debe empezar de nuevo, separada de las luchas anteriores: la experiencia colectiva se pierde, las lecciones se olvidan.
La historia parece así como una propiedad privada cuyos dueños son los dueños de todas las otras cosas."
Yukarıdaki metni, google'in yeni işe aldığı Türkçe çevirmeni arkadaş şu şekilde çevirmiş bulunuyor:
"Bizim iktidar sınıf her zaman işçi tarih yoksa aranan varsa, hiçbir doktrin varsa, kahramanlar veya şehit yok.
Her mücadele yine ayrı bir önceki mücadele başlamak gerekir: toplu deneyim kaybolursa, ders unuttun mu vardır.
Hikayesi olan sahiplerinin tüm diğer şeylerin sahipleri bir özel mülkiyet olarak görünür."
Aynı metnin İngilizce karşılığı ise gayet sarih gözüküyor:
"Our ruling classes have always sought that workers do not have history, we have no doctrine, we do not have heroes or martyrs.
Each fight must start again, separate from the earlier struggles: the collective experience is lost, the lessons are forgotten.
The story appears as a private property whose owners are the owners of all other things."
Google bizi kekliyor mu, yoksa Türkçe online çeviriye gelemeyen bir dil midir, çözemedim...
Cumartesi, Şubat 07, 2009
Der himmel über Berlin
Etiketler: berlinale
Pazar, Şubat 01, 2009
Näen toisin maailman
Çarşamba, Ocak 28, 2009
Cumartesi, Ocak 17, 2009
19 Ocak'ta, saat 3'te, aynı yerde...
Etiketler: hrant
Çarşamba, Ocak 14, 2009
"Her şeye rağmen hayat"ın kahramanları... soldakiler şimdi hayatta mı?
Gazze'de yaşayan bir belgeselcinin çığlığı >>>
From: gadjo dilo
To: yousef atwa
Sent: Monday, January 12, 2009 4:03 PM
Subject: a voice from Istanbul
Dear Yousef,
I hope this mail finds you well. It's hard to find words to write.. But I just wanted to ask if you and your family are safe. I know you because I watch Arte's Gaza-Sderot project on the web. Our solidarity is with you - that's all I can send to you from here, Istanbul.
Best,
To: gadjo dilo
Re: a voice from Istanbul
Date: Mon, 12 Jan 2009 20:22:38 +0200
Dear Gadjo,
I appreciate very much your nice words, and really it warms our heart, hearing a voice who support you, give you a resume to survive.
Thanks again, and god Bless you.
Etiketler: gazze
Pazar, Ocak 04, 2009
Gazze - okuma notları
--Yeshayahu Leibowitz (İsrailli felsefeci ve bilimadamı; Eyal Sivan'ın "Izkor: Slaves of Memory" adlı belgeselindeki röportajından)
In the past, too, military action has been taken during election campaigns. Menachem Begin bombed the Iraqi nuclear reactor during the 1981 campaign. When Shimon Peres claimed that this was an election gimmick, Begin cried out at his next rally: “Jews, do you believe that I would send our brave boys to their death or, worse, to be taken prisoner by human animals, in order to win an election?” Begin won.
Her name is Christine, a tenth grade student. Her father is a doctor and she lived near the YMCA in Al-Remal area. She died of fear. Since the war started she felt apprehensive of the danger. She suffered from neurotic disorder and a hysteric situation just as many children are suffering. On Friday, during the shooting of F-16 missiles, she fell on the ground due to the dreadful sound. Her father tried to help, but he couldn't. --Sam Bahour, Ramallah
Etiketler: gazze
Cumartesi, Ocak 03, 2009
İkibindokuz
Pazar, Aralık 28, 2008
Gazze... hepimiz...
Gazze yanıyor... Polis okulunun mezuniyet törenini hedef alan saldırı çocuk, genç ayırt etmiyor. Öldürülen 'militanlar' arasında, trafik polisleri de var. Kendi devletinin işlediği katliamı meşru gören, ölenlerin pek azının sivil olduğunu iddia eden, bunu da muhteşem bir başarı olarak gören vatanperverler eksik olmayacak tabii, her yerde olduğu gibi. (Ya kaynak gösterdiği haberi çarpıtarak, ya da haber sonradan düzeltilmiş olduğu halde bunu önemsemeyerek yapılan, çarpıtmaya dayalı bir vatanperverlik.)
"Müzik çalıp İsrail hava kuvvetlerinin eylemini kutlayacağım" diyenler de...
Öte yandan, Tel Aviv'de sahibinin değil vicdanının sesini dinleyenler de çıkacak. Elbette, yorumlara bakınca onları "ihanet"le suçlayanlar türeyecek, linç kültürü orada da işleyecek. Ama kan lekesi, öyle kolay temizlenen bir leke değil. Elbet, tarihe izi kalacak...
Sağdaki yazının Türkçe meali: "Hepimiz Gazze'yiz".
Etiketler: gazze
Pazartesi, Aralık 22, 2008
Salı, Aralık 16, 2008
Perşembe, Aralık 11, 2008
Bornografi
--Miloš Macourek (Adolf Born / Seyahat, YKY, 2005)
Etiketler: adof born
Cuma, Aralık 05, 2008
Vahşi!
--Sioux’ların Oglala Kolundan Reis Luther ‘Dinelen Ayı’ (Yeryüzüne Dokun, T.C. McLuhan, İmge Kitabevi)
Resimde gördüğünüz şirinlik abidesi, Rocky Dağları keçisi, nam-ı diğer Oreamnos americanus… Fotoğraf verirkenki ihtişamına mı hayran kalırsınız, sarp kayalıklardaki akılalmaz cambazlıklarına ve doğaya uyum becerisine mi?
Bir de, sahiden doğadaki “vahşiliğe” dair bir şey görmeyi yüreğiniz kaldırıyorsa, buradan buyrun… Ya da, bir kaç gün sonra sokaklarda karşılaşacağımız ‘bayram’ manzaralarını bekleyin, farketmez.
Pazar, Kasım 16, 2008
Cumartesi, Kasım 08, 2008
Alaycı kapitalizm!
Desa Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu nicedir Desa ürünlerini boykot çağrısı yapıyor. 8 yıldır çalıştığı Sefaköy fabrikasından çıkarılan Emine Arslan’ı hak arayışından vazgeçirmek için işveren önce tehdit etti, sonra ona rüşvet önerdi; ama kararından döndüremedi. Son dönemde eylem, uluslararası düzeyde de ses getirmeye başladı.
Direniş eylemi hakkında bilgiler burada…
Sırf sendikaya üye oldukları için işinden olan işçiler ekmek kavgası verirken, Desa’nın eşzamanlı olarak kullandığı ilanlara bakar mısınız? Kapitalist sermaye, işi iyice kepazeliğe vurmuş, emek dayanışması ile dalgasını geçiyor adeta…
Desa işçileriyle dayanışma için bugün de (8 Kasım) saat 13:00’te Taksim Tramvay durağında eylem var. Kendi adıma, patronların bu pervasızlığını gördükten sonra, iki elim kanda olsa katılmaya, mümkün olduğu kadar arkadaşımı da çağırmaya karar verdim.
Perşembe, Kasım 06, 2008
125 x 50 = ?
--Bahman Ghobadi, Taraf, 4 Kasım 2008 (röportaj: Ahmet Gürata)
Etiketler: bahman ghobadi
Pazar, Kasım 02, 2008
Sentipensante
“İnsan neden yazı yazar, benliğinin bölük pörçük parçalarını bitiştirmek için değilse? Okula ya da kiliseye girdiğimiz andan başlayarak, eğitim, bizi kesip biçer, parçalara böler; ruhu bedenden, gönlü beyinden ayırmayı öğretir bize. Ama Colombia kıyılarının balıkçıları etik ve ahlak konularında doktora yapmış olsalar gerek ki doğruyu söyleyen dili betimlemek için sentipensante, yani hissederek düşünme, deyimini yaratmışlardır.”
-- E. Galeano, Kucaklaşmanın Kitabı
Cumartesi, Kasım 01, 2008
Etiketler: tahammül ötesi