Enternasyonal
 Yerli sinemada 2006'nın son sürprizi... Yılın en hoş, en yüreklere su serpen filmlerinden biri. Beynelmilel..
Yerli sinemada 2006'nın son sürprizi... Yılın en hoş, en yüreklere su serpen filmlerinden biri. Beynelmilel..
						 Yerli sinemada 2006'nın son sürprizi... Yılın en hoş, en yüreklere su serpen filmlerinden biri. Beynelmilel..
Yerli sinemada 2006'nın son sürprizi... Yılın en hoş, en yüreklere su serpen filmlerinden biri. Beynelmilel..
						 “İdam düpedüz ölüm değildir. Toplama kampı nasıl salt hapishane değilse, idam da yalnızca kişinin canından olması değildir. Birçok kanun önceden tasarlanan suçu, salt öfkeyle işlenen suçtan çok daha ağır hükümlere bağlamıştır. Önceden en inceden inceye düşünülüp tasarlanan cinayet idamdır. Hiç bir caninin eylemi, ne kadar ince hesapla hazırlanmış olursa olsun, bununla kıyaslanamaz. Çünkü kıyaslanabilmesi için, kurbanına kendisini öldüreceği günü önceden haber vermiş ve o andan itibaren kurbanını aylarca kendi merhametine terketmiş bir caniye ölüm cezasının uygulanması gerekirdi. Böylesi bir canavara kişiler arasında rastlanamaz.”
“İdam düpedüz ölüm değildir. Toplama kampı nasıl salt hapishane değilse, idam da yalnızca kişinin canından olması değildir. Birçok kanun önceden tasarlanan suçu, salt öfkeyle işlenen suçtan çok daha ağır hükümlere bağlamıştır. Önceden en inceden inceye düşünülüp tasarlanan cinayet idamdır. Hiç bir caninin eylemi, ne kadar ince hesapla hazırlanmış olursa olsun, bununla kıyaslanamaz. Çünkü kıyaslanabilmesi için, kurbanına kendisini öldüreceği günü önceden haber vermiş ve o andan itibaren kurbanını aylarca kendi merhametine terketmiş bir caniye ölüm cezasının uygulanması gerekirdi. Böylesi bir canavara kişiler arasında rastlanamaz.” Flash disk tasarımında Japonlar, işin cılkını çıkarmış durumda. Uzakdoğu mutfağının iştah açıcı örneklerini mi istersiniz, suşi'lisinden mi arzu edersiniz, yoksa başparmaklısını mı, seçenekler gani... Altın kaplamalısının da yapıldığı rivayet ediliyor.
Flash disk tasarımında Japonlar, işin cılkını çıkarmış durumda. Uzakdoğu mutfağının iştah açıcı örneklerini mi istersiniz, suşi'lisinden mi arzu edersiniz, yoksa başparmaklısını mı, seçenekler gani... Altın kaplamalısının da yapıldığı rivayet ediliyor. gölge sözcüğüydü. Bir kadın, “La sombra de Pinochet se fue,” (Pinochet’nin gölgesi kalktı) dedi, sonra başka bir adam onun sözünü tekrarladı ve birden başkalarının ağzına yerleşti: Onun gölgesi kalktı, Pinochet’nin gölgesinden çıktık. Sanki bin vebanın laneti bu topraklardan silinip gitmiş gibi, sanki bir daha hiç korkmayacakmışız gibi, sanki bir daha hiç geceleri helikopter sesleri duymayacakmışız gibi, sanki bir daha hiç hava acıyla ve şiddetle kirlenmeyecekmiş gibi...
 gölge sözcüğüydü. Bir kadın, “La sombra de Pinochet se fue,” (Pinochet’nin gölgesi kalktı) dedi, sonra başka bir adam onun sözünü tekrarladı ve birden başkalarının ağzına yerleşti: Onun gölgesi kalktı, Pinochet’nin gölgesinden çıktık. Sanki bin vebanın laneti bu topraklardan silinip gitmiş gibi, sanki bir daha hiç korkmayacakmışız gibi, sanki bir daha hiç geceleri helikopter sesleri duymayacakmışız gibi, sanki bir daha hiç hava acıyla ve şiddetle kirlenmeyecekmiş gibi...  Rude Goldberg’i bilir misiniz? Ya da W. Heath Robinson’u? En azından hepimiz onların alaturka versiyonu Zihni Sihir’i yakinen tanıyoruz. Goldberg ve Robinson'ın çizgide yaptıklarını, bir anlamda pratiğe döken İsviçreli iki sanatçı ise daha az tanınıyor: Peter Fischli ve David Weiss. Kinetik enerji ve kimyasal reaksiyonlara dayalı yerleştirmelerle ünlenen ikili, 1987’de bunun filmini de yaptı. 30 dakikalık Der Lauf der Dinge (The Way Things Go), sinema tarihinin en gerilim yüklü filmleri arasındaki yerini aldı. (Filmin bir bölümünü izlemek için >>.)
 Rude Goldberg’i bilir misiniz? Ya da W. Heath Robinson’u? En azından hepimiz onların alaturka versiyonu Zihni Sihir’i yakinen tanıyoruz. Goldberg ve Robinson'ın çizgide yaptıklarını, bir anlamda pratiğe döken İsviçreli iki sanatçı ise daha az tanınıyor: Peter Fischli ve David Weiss. Kinetik enerji ve kimyasal reaksiyonlara dayalı yerleştirmelerle ünlenen ikili, 1987’de bunun filmini de yaptı. 30 dakikalık Der Lauf der Dinge (The Way Things Go), sinema tarihinin en gerilim yüklü filmleri arasındaki yerini aldı. (Filmin bir bölümünü izlemek için >>.) Ithaka’ya dönüşünün sembolik önemini vurgulayarak başlıyor ve salondaki kalabalığı alıp Brezilya’nın bağrına, oradan motorsiklete atlayıp Patagonya’ya götürüyor. Derken bir vosvosa sığışıp iki Almanya’nın ortak sınırını oluşturan nehrin sularına gömülüyor, oradan ‘Dünyanın Sonuna Kadar’a açılıyoruz. Her yolculuk sonunda eve, Ithaka’ya ulaşıyor. Ve hep dendiği gibi, asıl yolculuk, yolun kendisi oluyor.
Ithaka’ya dönüşünün sembolik önemini vurgulayarak başlıyor ve salondaki kalabalığı alıp Brezilya’nın bağrına, oradan motorsiklete atlayıp Patagonya’ya götürüyor. Derken bir vosvosa sığışıp iki Almanya’nın ortak sınırını oluşturan nehrin sularına gömülüyor, oradan ‘Dünyanın Sonuna Kadar’a açılıyoruz. Her yolculuk sonunda eve, Ithaka’ya ulaşıyor. Ve hep dendiği gibi, asıl yolculuk, yolun kendisi oluyor. Walles.) Sonradan, Drexter şarkının doğru düzgün bir kaydını da gerçekleştiriyor, hatta birkaç ayrı kayıt yapıyor, gerçek enstrümanlar ve ufak tefek rötuşlarla… “Ne var ki,” diyor Walles, “bu kayıtlar bana fazla cilalı geldi. Sonuçta, filmde sabah 4’te kaydettiği versiyonu kullandık.”
Walles.) Sonradan, Drexter şarkının doğru düzgün bir kaydını da gerçekleştiriyor, hatta birkaç ayrı kayıt yapıyor, gerçek enstrümanlar ve ufak tefek rötuşlarla… “Ne var ki,” diyor Walles, “bu kayıtlar bana fazla cilalı geldi. Sonuçta, filmde sabah 4’te kaydettiği versiyonu kullandık.”(Bodrum'un yerel mecmuası İskele Meydanı'ndan alınmıştır. Kimi bölümler hafif çarpıtılmıştır...)
